GELENDOST ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ŞUBESİ-GELENDOST ISPARTA
GELENDOST ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ  
 
  SÖZLERİ 18.05.2024 16:09 (UTC)
   
 

Dünyayı istediği gibi kullanan kuvvet, fikirler ve bu fikirleri belirleyen ve yayan kimselerdir. Fikrin özelliği de hiçbir itirazın bozamayacağı bir kesinlikle kendi kendisini kabul ettirmektir. Bu da fikrin yavaş yavaş duygular haline gelerek inanca dönüşmesiyle mümkündür ve böyle olduktan sonradır ki, onu sarsmak için bütün başka mantıkların, başka düşüncelerin hükmü olamaz. ( 1914 )

 

Fikir hazırlıkları, seferberlikte asker toplamak için olduğu gibi davul zurna ile temin edilemez. Fikir hazırlıklarında alçak gönüllülükle çalışmak, kendini silmek, karşısındakine samimi bir güven aşılamak lazımdır. ( 1919 )

 

Zamanında hiçbir şeyi kaçırmamak ve zamansız hiçbir şeye uzaktan yakından girişmemek başlıca dikkatimizi çeken şey olmalıdır. ( 1919 )

 

Bir işi zamansız yapmak, o işi bozmak, başarısızlığa uğratmak olur. Herşey sırasında ve zamanında yapılmalıdır. ( 1919 )

 

Birtakım özel ve saklı amaçları gizleyerek, kalbinde, vicdanında tutarak, sebep diye olur olmaz şeyleri söylemek doğru değildir. ( 1920 )

 

Dünya insanlarının hatırına gelen her olumlu iyi şeyin meydana gelişine maddi imkân olsa idi, hakikaten bütün dünyanın genel manzarası başka türlü olurdu. Fakat, insanlar için herşeyi yapmakta maddeten imkân bulunamaz. ( 1920 )

 

Fikirler anlamsız, mantıksız, boş sözlerle dolu olursa, o fikirler hastalıklıdır. Aynı şekilde sosyal hayat akıl ve mantıktan uzak, faydasız, zararlı ve birtakım inançlar ve geleneklerle dolu olursa felce uğrar. ( 1922 )

 

Büyük olaylar, fikirlerde büyük inkılâplar yatar. ( 1922 )

 

Çok söz, uzun söz bir şey için söylenir: Gerçeği anlamayanları gerçeğe getirmek için... ( 1923 )

 

Vatandaşlara, kamuoyuna daima gerçeği söylemek vazifemiz olsun. Herkesçe arzularının tamamen yerine gelmesi mümkün olduğuna dair fikir vermek bizim için fayda vermez. Maksadımız böyle gün kazanmak değildir.

 

Bütün hayatımızı hakiki hedeflere sevketmek ve en nihayet millete birgün eliyle tutacağı hakiki ve maddi eserler vermektir. Sözlerimiz herkesin hoşuna gidecek sözler değil, fakat milleti yükseltecek hakikatler olacaktır. ( 1923 )

 

Çok namuslu olmalıdır. Ve şimdiye kadar yapılmış bulunan hataların en büyüğü bilhassa teşebbüs sahiplerimizin, aydınlarımızın ve özellikle bilginlerimizin en büyük günahı namuslu olmamaktır. Milletin karşısında namuslu olmak, namuslu hareket etmek lazımdır. Milleti aldatmayacağız. Millete daima ve daima gerçeği söyleyeceğiz. Belki hata ederiz. Gerçek zannederiz. Fakat millet onu düzeltsin! Kendimizi kimsenin üstünde görmeye de hakkımız yoktur... Radikal yürümek ve esaslı olmak lazımdır.

 

Yapacağımız şeyin bir anlamı bir nedeni olması gerekir. Bütün dünya bilsin. Yeni Türkiye ne yapıyor, hangi esas üzerine yürüyor. Gerçekte aldatmak kolay değildir. Hiçbir zaman medeniyet dünyasını aldatabileceğimizi zannedemeyiz. Böyle bir zan dünyanın en büyük yanılgısı içinde bulunduğumuzu göstermekten başka bir neticeye varamaz. ( 1923 )

 

Biz bir şeyi vicdanen iyi yaptığımıza, sözlerimizin gerçekliğine inanmış isek, ondan olduğu gibi açık, net, tereddüt ve belirsizliğe yer vermeden söz etmeliyiz. ( 1923 )

 

İnsanlar kişisel olarak çalışırlarsa başarılı olamazlar. Çünkü Allah insanları yaratırken onlara öyle bir zorunluluk vermiştir ki, her insan diğer insanlarla birlikte çalışmaya mecbur ve mahkûmdur. Bu ortak çalışma adeta bir ilahi ihtiyaç olunca, amaçları birleştirmenin nasıl zorunlu olduğunu kolayca anlarız. ( 1923 )

 

Milli hedef belli olmuştur. Ona ulaşacak yolları bulmak zor değildir, önemli olan, çetin olan o yollar üzerine çalışmaktır. Denebilir ki, hiçbir şeye muhtaç değiliz, yalnız tek bir şeye çok ihtiyacımız vardır: Çalışkan olmak. Toplumsal hastalıklarımızı incelersek temel olarak bundan başka, bundan önemli bir hastalık keşfedemeyiz; hastalık budur. O halde ilk işimiz bu hastalığı esaslı bir şekilde tedavi etmektir. Milleti çalışkan yapmaktır. Servet ve onun doğal sonucu olan refah ve mutluluk yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır. ( 1923 )

 

Allah dünya üzerinde yarattığı bu kadar nimetleri, bu kadar güzellikleri insanlar istifade etsin, varlık içinde yaşasın diye yaratmıştır ve azamî derecede faydalanabilmek için de, bütün yaratıklardan esirgediği zekâyı, akıllı insanlara vermiştir. ( 1923 )

 

Bir toplumun mutlaka ortak bir fikri vardır. Eğer bu her zaman ifade edilmiyor ve açığa çıkarılamıyorsa, onun yokluğuna hükmedilmemelidir. O pratikte mutlaka vardır. Varlığımızı, bağımsızlığımızı kurtaran bütün iş ve hareketler, milletin müşterek fikrinin, arzusunun, azminin meydana getirdiği büyük eserinden başka bir şey değildir. ( 1924 )

 

Bizim akıl, mantık, zeka ile hareket etmek en belirgin özelliğimizdir. Bütün hayatımızı dolduran olaylar bu gerçeğin delilidirler. ( 1925 )

 

Bilinç; daima ileriye ve yeniliğe götüren, geri dönüş kabul etmez bir özellik olduğuna göre, Türkiye Cumhuriyeti halkı, ileriye ve yeniliğe uzun adımlarla yürümekte devam edecektir; bilince bir hastalık bulaşmadıkça geri gitmek veya durmak hatıra bile gelemez. ( 1925 )

 

Birbirimize daima gerçeği söyleyeceğiz. Felaket veya mutluluk getirsin, iyi veya kötü olsun, daima gerçekten ayrılmayacağız. ( 1925 )

 

Hayat demek mücadele, çarpışma demektir. Hayatta başarı, mutlaka mücadelede başarılı olmakla mümkündür. ( 1927 )

 

Yolunda yürüyen yolcunun yalnız ufku görmesi yeterli değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lazımdır. ( 1930 )

 

Biz daima gerçeği arayan ve onu buldukça ve bulduğumuza inandıkça ifadeye cesaret eden adamlar olmalıyız. ( 1931 )

 

Başarılarda gururu yenmek, felâketlerde ümitsizliğe direnmek lâzımdır. ( 1930 )

 

Herhangi bir kişinin, yaşadıkça memnun ve mutlu olması lüzumlu olan şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır.

 

Makul bir adam, ancak bu şekilde hareket edebilir. Hayatta tam zevk ve mutluluk ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir. ( 1937 ) 
 
 

 
  SİTEMİZİN İÇERDİĞİ BAŞLIKLAR
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

gelendostadd
 
Kullanıcı adı:
Şifre:
  ATATÜRK İLKELERİ
Temel İlkeler :

Cumhuriyetçilik

Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle ilgili bir devlet şekli demektir. (1933)
Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir... (1925)
Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilatımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki, onun adı Cumhuriyet’tir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)

Milliyetçilik

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir. (1930)
Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trakyalı, hep bir soyun evlatları ve aynı cevherin damarlarıdır. (1923)
Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (1923)

Halkçılık

İç siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamızla tespit edilmiştir. (1921)
Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya ve hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir. (1921)
Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil, fakat kişisel ve sosyal hayat için işbölümü itibarıyle çeşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek esas prensiplerimizdendir. (1923)

Devletçilik

Devletçiliğin bizce anlamı şudur: kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsi faaliyetlerini esas tutmak, fakat büyük bir milletin ve geniş bir memleketin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. (1936)
Prensip olarak, devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin gelişmesi için genel şartları göz önünde bulundurmalıdır. (1930)
Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz; bununla beraber, hiçbir piyasa da başıboş değildir. (1937)

Laiklik

Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir. (1930)
Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir. (1930)
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. (1926)

İnkılapçılık

Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle medeni bir toplum haline ulaştırmaktır. (1925)
Biz büyük bir inkılap yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. (1925)

Bütünleyici İlkeler

Milli bağımsızlık :

Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir. (1921)
Türkiye devletinin bağımsızlığı mukaddestir. O ebediyen sağlanmış ve korunmuş olmalıdır. (1923)
Milli birlik, beraberlik ve ülke bütünlüğü
Millet ve biz yok, birlik halinde millet var. Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz. (1919)
Biz milli varlığın temelini, milli şuurda ve milli birlikte görmekteyiz. (1936)
Toplu bir milleti istila etmek, daima dağınık bir milleti istila etmek gibi kolay değildir. (1919)
Yurtta sulh, cihanda sulh
Yurtta sulh, cihanda sulh için çalışıyoruz. (1931)
Türkiye Cumhuriyeti’nin en esaslı prensiplerinden biri olan yurtta sulh, cihanda sulh gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refah ve terakisinde en esaslı amil olsa gerekir. (1919)
Sulh milletleri refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur. (1938)

Çağdaşlık

Milletimizi en kısa yoldan medeniyetin nimetlerine kavuşturmaya, mesut ve müreffeh kılmaya çalışacağız ve bunu yapmaya mecburuz. (1925)

Biz batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz. (1926)
İnsan ve İnsanlık sevgisi
İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzülünecek bir sistemdir. İnsanları mesut edecek yegane vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir. (1931)
Biz kimsenin düşmanı değiliz. Yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız. (1936)
Akılcılık, bilimcilik, gerçekçilik

a) Bilimsellik:

Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. (1924)
Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet bilimdir. (1933)

b) Akılcılık:

Bizim, akıl, mantık, zekayla hareket etmek en belirgin özelliğimizdir. (1925)
Bu dünyada her şey insan kafasından çıkar. (1926)

Milli Egemenlik :

Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu milli egemenliktir; milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir. Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitliğin ve adaletin sağlanması, istikrarı ve korunması ancak ve ancak tam ve kesin anlamıyla milli egemenliği sağlamış bulunmasıyla devamlılık kazanır. Bundan dolayı hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası milli egemenliktir. (1923)

GELENDOST ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ŞUBESİ-ISPARTA Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol