Dünyayı istediği gibi kullanan kuvvet, fikirler ve bu fikirleri belirleyen ve yayan kimselerdir. Fikrin özelliği de hiçbir itirazın bozamayacağı bir kesinlikle kendi kendisini kabul ettirmektir. Bu da fikrin yavaş yavaş duygular haline gelerek inanca dönüşmesiyle mümkündür ve böyle olduktan sonradır ki, onu sarsmak için bütün başka mantıkların, başka düşüncelerin hükmü olamaz. ( 1914 )
Fikir hazırlıkları, seferberlikte asker toplamak için olduğu gibi davul zurna ile temin edilemez. Fikir hazırlıklarında alçak gönüllülükle çalışmak, kendini silmek, karşısındakine samimi bir güven aşılamak lazımdır. ( 1919 )
Zamanında hiçbir şeyi kaçırmamak ve zamansız hiçbir şeye uzaktan yakından girişmemek başlıca dikkatimizi çeken şey olmalıdır. ( 1919 )
Bir işi zamansız yapmak, o işi bozmak, başarısızlığa uğratmak olur. Herşey sırasında ve zamanında yapılmalıdır. ( 1919 )
Birtakım özel ve saklı amaçları gizleyerek, kalbinde, vicdanında tutarak, sebep diye olur olmaz şeyleri söylemek doğru değildir. ( 1920 )
Dünya insanlarının hatırına gelen her olumlu iyi şeyin meydana gelişine maddi imkân olsa idi, hakikaten bütün dünyanın genel manzarası başka türlü olurdu. Fakat, insanlar için herşeyi yapmakta maddeten imkân bulunamaz. ( 1920 )
Fikirler anlamsız, mantıksız, boş sözlerle dolu olursa, o fikirler hastalıklıdır. Aynı şekilde sosyal hayat akıl ve mantıktan uzak, faydasız, zararlı ve birtakım inançlar ve geleneklerle dolu olursa felce uğrar. ( 1922 )
Büyük olaylar, fikirlerde büyük inkılâplar yatar. ( 1922 )
Çok söz, uzun söz bir şey için söylenir: Gerçeği anlamayanları gerçeğe getirmek için... ( 1923 )
Vatandaşlara, kamuoyuna daima gerçeği söylemek vazifemiz olsun. Herkesçe arzularının tamamen yerine gelmesi mümkün olduğuna dair fikir vermek bizim için fayda vermez. Maksadımız böyle gün kazanmak değildir.
Bütün hayatımızı hakiki hedeflere sevketmek ve en nihayet millete birgün eliyle tutacağı hakiki ve maddi eserler vermektir. Sözlerimiz herkesin hoşuna gidecek sözler değil, fakat milleti yükseltecek hakikatler olacaktır. ( 1923 )
Çok namuslu olmalıdır. Ve şimdiye kadar yapılmış bulunan hataların en büyüğü bilhassa teşebbüs sahiplerimizin, aydınlarımızın ve özellikle bilginlerimizin en büyük günahı namuslu olmamaktır. Milletin karşısında namuslu olmak, namuslu hareket etmek lazımdır. Milleti aldatmayacağız. Millete daima ve daima gerçeği söyleyeceğiz. Belki hata ederiz. Gerçek zannederiz. Fakat millet onu düzeltsin! Kendimizi kimsenin üstünde görmeye de hakkımız yoktur... Radikal yürümek ve esaslı olmak lazımdır.
Yapacağımız şeyin bir anlamı bir nedeni olması gerekir. Bütün dünya bilsin. Yeni Türkiye ne yapıyor, hangi esas üzerine yürüyor. Gerçekte aldatmak kolay değildir. Hiçbir zaman medeniyet dünyasını aldatabileceğimizi zannedemeyiz. Böyle bir zan dünyanın en büyük yanılgısı içinde bulunduğumuzu göstermekten başka bir neticeye varamaz. ( 1923 )
Biz bir şeyi vicdanen iyi yaptığımıza, sözlerimizin gerçekliğine inanmış isek, ondan olduğu gibi açık, net, tereddüt ve belirsizliğe yer vermeden söz etmeliyiz. ( 1923 )
İnsanlar kişisel olarak çalışırlarsa başarılı olamazlar. Çünkü Allah insanları yaratırken onlara öyle bir zorunluluk vermiştir ki, her insan diğer insanlarla birlikte çalışmaya mecbur ve mahkûmdur. Bu ortak çalışma adeta bir ilahi ihtiyaç olunca, amaçları birleştirmenin nasıl zorunlu olduğunu kolayca anlarız. ( 1923 )
Milli hedef belli olmuştur. Ona ulaşacak yolları bulmak zor değildir, önemli olan, çetin olan o yollar üzerine çalışmaktır. Denebilir ki, hiçbir şeye muhtaç değiliz, yalnız tek bir şeye çok ihtiyacımız vardır: Çalışkan olmak. Toplumsal hastalıklarımızı incelersek temel olarak bundan başka, bundan önemli bir hastalık keşfedemeyiz; hastalık budur. O halde ilk işimiz bu hastalığı esaslı bir şekilde tedavi etmektir. Milleti çalışkan yapmaktır. Servet ve onun doğal sonucu olan refah ve mutluluk yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır. ( 1923 )
Allah dünya üzerinde yarattığı bu kadar nimetleri, bu kadar güzellikleri insanlar istifade etsin, varlık içinde yaşasın diye yaratmıştır ve azamî derecede faydalanabilmek için de, bütün yaratıklardan esirgediği zekâyı, akıllı insanlara vermiştir. ( 1923 )
Bir toplumun mutlaka ortak bir fikri vardır. Eğer bu her zaman ifade edilmiyor ve açığa çıkarılamıyorsa, onun yokluğuna hükmedilmemelidir. O pratikte mutlaka vardır. Varlığımızı, bağımsızlığımızı kurtaran bütün iş ve hareketler, milletin müşterek fikrinin, arzusunun, azminin meydana getirdiği büyük eserinden başka bir şey değildir. ( 1924 )
Bizim akıl, mantık, zeka ile hareket etmek en belirgin özelliğimizdir. Bütün hayatımızı dolduran olaylar bu gerçeğin delilidirler. ( 1925 )
Bilinç; daima ileriye ve yeniliğe götüren, geri dönüş kabul etmez bir özellik olduğuna göre, Türkiye Cumhuriyeti halkı, ileriye ve yeniliğe uzun adımlarla yürümekte devam edecektir; bilince bir hastalık bulaşmadıkça geri gitmek veya durmak hatıra bile gelemez. ( 1925 )
Birbirimize daima gerçeği söyleyeceğiz. Felaket veya mutluluk getirsin, iyi veya kötü olsun, daima gerçekten ayrılmayacağız. ( 1925 )
Hayat demek mücadele, çarpışma demektir. Hayatta başarı, mutlaka mücadelede başarılı olmakla mümkündür. ( 1927 )
Yolunda yürüyen yolcunun yalnız ufku görmesi yeterli değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lazımdır. ( 1930 )
Biz daima gerçeği arayan ve onu buldukça ve bulduğumuza inandıkça ifadeye cesaret eden adamlar olmalıyız. ( 1931 )
Başarılarda gururu yenmek, felâketlerde ümitsizliğe direnmek lâzımdır. ( 1930 )
Herhangi bir kişinin, yaşadıkça memnun ve mutlu olması lüzumlu olan şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır.
Makul bir adam, ancak bu şekilde hareket edebilir. Hayatta tam zevk ve mutluluk ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir. ( 1937 )